A Scanner Darkly



A Scanner Darkly rotoskop yöntemiyle çekilmiş bir film. Bu yöntemde, film için çekilen her sahnenin yansıtılan görüntüsü çizimle bir kağıda aktarılıyor ve birleştirilen çizimlerden ortaya farklı bir animasyon tekniği çıkıyor. 

A Scanner Darkly "substance D" adlı uyuşturucunun dağıtım şebekesini araştıracak olan ajan Bob Arctor'un (Keanu Reeves) bu uyuşturucuyu kullanmaya başlamasıyla git gide kendi benliğini kaybetmeye başlamasını   anlatan bir film. Fakat aslında işler pek de göründüğü gibi değil. Yukarıdan Arctor'un her hareketi gözetim altında ve uyuşturu ağı da muğlak sınırlara sahip. 

Benim filmde en çok etkilendiğim sahne Arctor'un kimliğinin tanınmaması için giydiği kostümün içindeyken yukardan aldığı emirler ve o emirlere göre karşısında onu dinleyenler için yaptığı konuşma.


   

Uzun Bir Aradan Sonra

Uzun bir aradan sonra tekrardan merhaba. Bu ay pek çok problem yüzünden hiç de verimli yazamadım ve bu ayın konseptine uygun, izlemek istediğim filmleri de izleyemedim. Hal böyle olunca da uzun bir süre uzak kaldım blogumdan. Mart bitmeden olmazsa olmaz dediğim 2-3 filmden sahnelerimi yazacağım ama. 

Bu ayki durum hiç içime sinmedi; ama nisanda İstanbul Film Festivali'nden sahneler ile blogumun bereketli bir döneme gireceğinin müjdesini  şimdiden vermek isterim. 20'den fazla sahnem olacağını umuyorum :)
Bir de bugün bloglara arık rahatça girilebileceğinin kesinleştiği gibi bir haber aldım, umarım doğrudur. 


P.S: Sinemada en sevdiğim kadın karakterlerden biri olan Maggie The Cat'i canlandıran Elizabeth Taylor'ın vefat haberine çok üzüldüğümü belirtmeden geçmek istemedim.

  

Minority Report



Minority Report'un herkesin gözlerinin her an tarandığı ve herkesin her an gözlendiği yüksek teknolojili dünyasında, insanların suç işleyeceği önceden belirleniyor ve de bu insanlar suç işlemeden önce yakalanabiliyor. Fakat bu kusursuz olduğu söylenen teknoloji sırtını kehanetlere yaslıyor ve kaderci bir tutuma sahip. Suç işlemeyeceğini ispatlamak isteyen John karakteri ise her şeyin kontrol altında olduğu ve izlendiği bu dünyada masumiyetini ispatlamaya çalışıyor.

"Göz", filmde izlenen-takip eden ilişkisini çok güzel betimleyen bir sembol. Benim de filmde en çok etkilendiğim sahne, teknolojinin her daim herkesi izleyen gözünü alt etmeye çalışmak için göz naklinin gerçekleşmesi. 

Minority Report, -abartı aksiyon ve efekt sahnelerini sevmesem de- gözetim toplumu üzerine söz sahibi bir film. 



The Truman Show



Truman herkesin gözünün önünde doğmuştur ve hayatı kurgulanmış bir showdan ibarettir. Yayın sahibi, Truman için dev bir gezegen yaratmıştır ve Truman'ın evinde, yurdunda kalması için her şey ayarlanmıştır.  Hatta Truman'a uzaklar tehlikelidir mesajı vermek için babasının denizde boğulması bile sağlanmıştır.

Bana göre filmdeki en çarpıcı sahne, Truman'ın kendi dünyasının sınırlarını aşacağından korkan Christ'in (Truman Show'un yayın sahibinin adının Christ olması da pek bir manidardır bence) Truman'ın  teknesini dev bir fırtınayla  batırmak istemesinden sonra yaşananlardır. Tüm dünya onu izliyor, onu herkesin gözünün önünde ölüme terk edemezsin tepkisine, Christ "Tüm dünyanın önünde doğdu zaten" gibi bir cevap verir. Truman,  Christ için bir kuldur aslında ve kendisi de Truman'ın tanrısıdır.


   

Gözetim Toplumu Üzerine Filmlerden Sahneler

Bloglara uygulanan bu sansür aslında şunu ima ediyor. Araştırmanızı, yazmanızı, çizmenizi, fikir üretmenizi ve paylaşmanızı durdurduk, yasaklıyoruz. Bunu da yasalara dayanarak yapıyoruz. İfadeleriniz üzerine yaptırım uygulayabiliyor ve ifade hakkınızı kısıtlayabiliyoruz. Açıkçası bu ay, bu kapatma kararının üzerine bloguma hiçbir şey yazmamayı düşündüm; ama  bu durumu protesto edecek bir şeyler yazmanın, hem de bunu sinema sayesinde gerçekleştirebilmenin sergileyebileceğim en iyi duruşlardan biri olacağını düşündüm. İnternet sansürleri, yasaklar, kurallar derken aklıma gözetim toplumu üzerine söyleyecek sözü olan filmler geldi. Hegemonyanın kitleleri yönettiği, onların sınırlarını çizdiği ve her şeyi kontrol altına aldığı filmler... Medya, internet ve teknoloji ile gözetlenen; yasaklarla ve sansürlerle idare edilen toplumlar, karakterler... 


BLOGUMA DOKUNMA !



Mart tatsız başladı maalesef. Bloglarımıza uygulanan sansür kararı yüzünden verdiğimiz onca emek görmezden gelinmekte. Açıkçası bir şeyleri kurcalamadan, ayarları değiştirmeden, adreslerle ilgili değişiklikler yapmadan kendi sayfama girememek huzursuz hissettiriyor beni. Özgürlüğümün, bireysel bir hakkımın kısıtlandığını hissediyorum ve internet konusunda alınan kararların nasıl bu kadar yasakçı ve acımasızca olduğuna akıl sır erdiremiyorum. Tüm blog sayfalarının erişime kapatılması internet tarihimizdeki  trajikomik ve utanılası durumlardan biri daha olmasının yanında neye çözüm olacak bilmiyorum.